Türkiye geçen ay bir önceki yıla kıyasla yüzde 65'lik bir yağış düşüşüyle yüzleşirken, Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Yüzer Güneş Enerjisi Santrallerinin (GES) su kaynakları üzerindeki etkiyi azaltmak için umut verici potansiyeline dikkat çekti. Göller, göletler ve içme suyu olmayan barajlar gibi su kütleleri üzerinde kurulabilen bu yenilikçi tesisler, suyun buharlaşmasını azaltması ve arazi edinimine gerek kalmadan temiz enerji üretmesi gibi iki yönlü bir çözüm sunuyor.
Yüzer GES'ler sadece arazi kullanımı sorunlarını ele almakla kalmıyor, aynı zamanda su tüketimini de optimize ediyor. 2000 yılında 1.652 metreküp olan kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.346 metreküpe düştüğü için bu çok önemli. Bu azalma, Türkiye'yi su stresi yaşayan ülkeler arasına sokarak, önleyici tedbirler alınmadığı takdirde su fakiri olma riskini de beraberinde getiriyor.
Yüzer güneş tarlalarının faydaları su tasarrufunun ötesine de geçiyor. Türkiye'nin halihazırda 110 bin MW'ın üzerinde olan yenilenebilir enerji kapasitesine önemli ölçüde katkıda bulunma potansiyeline sahip olan bu tesislerin yaklaşık 15 bin MW'ı güneş enerjisinden oluşuyor. Ancak, güneş enerjisinin mevcut kurulu kapasitesi, 80 bin MW'a kadar ekleme potansiyeline rağmen, herhangi bir yüzer GES içermiyor. Kara tabanlı güneş enerjisi dizilerinden daha yüksek enerji verimliliği sunan bu sistemler, minimum çevresel etki ve verimli yer kullanımı nedeniyle dünya çapında popülerlik kazanmaya başlıyor.
Kalaycı ayrıca, yüzer GES'lerin çeşitli su kütlelerine kurulmasına izin veren yasal gelişmelere de dikkat çekerek, bu potansiyelin tam olarak ortaya çıkarılması için düzenleyici çerçevelerin tamamlanmasının aciliyetini vurguladı. Aşırı hava olayları ve artan sıcaklıkların damgasını vurduğu iklim değişikliği yoğunlaştıkça, doğal kaynakların korunması ve enerji ihtiyaçlarının sürdürülebilir bir şekilde karşılanmasında yüzer GES'ler gibi yenilikçi teknolojilerin rolü giderek daha hayati hale geliyor.